18 Eylül 2014 Perşembe

Sonbaharınızı depresyonlu mu yoksa depresyonsuz mu alırdınız ?


                   


                   
   

Yaz tatillerinin yapıldığı son günler de geride kaldı... Güzel anılarla geçen güneşli günlerin ardından eve dönüşle birlikte açılan valizler, yapılan yaz sonu temizlikleri, dolaplarda yer değiştiren kıyafetlerle sonbahar geliyorum sinyalleri veriyor insana... Sizde de akşam olunca açık olan pencereler kapanıyorsa, çocuklar uzun kollu pijamalara geçiş yapmışsa, çorapsız evde dolaşamıyorsanız ve ne çabuk akşam olmuş diye düşüyorsanız artık sonbaharı hissetmeye başlamışsınız demektir...

                    
   
Peki sonbahara nasıl girmeli ? Önümüzde iki seçenek var. İlki, aynaya baktığımızda yazdan kalma bronz tenimizle, “Yine yazdan bir şey anlamadımmmm” diye isyanlarda olmak, sabahları uyanamayan, huysuz ve mutsuz biri olarak depresyona girmek ve her yağmurda söylenmek.

Diğeri (ki ben bunu tercih ederim.) , yaz sonu yağan yağmurların ardından mis gibi toprak kokusunu içinize çekerek yürüyüş yapabilir, beynen ve ruhen rahatlayabilirsiniz. Fotoğraf çekme merakınız varsa sonbahar sizin için bir fırsat olabilir, çok güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Sonbahar temalı romantik filmler izleyebilir aşkı içinizde hissedebilirsiniz. Yağan yağmur damlalarının camdan süzülüşünü izlerken rahatlatıcı bir müzik dinleyip, elinizde sevdiğiniz derginiz veya kitabınız ve yanında da buram buram kokan kahvenizle anın keyfini çıkartabilirsiniz. Hatta işi olmayıp müsait olanlar yağmurlu bir gün kahvaltıdan sonra televizyon karşısında bahtaniyeyi üstüne çekip koltuğa kıvrılıversin ve pineklesin. Yazarken bile canım çekti valla... Seçim sizin... Tatlı hüznüyle sonbahar mı yoksa mutsuz ve agresif bir sonbahar mı yaşamak istersiniz? İçimden bir ses, benim az sonra yapacağım gibi sizin de yakın zamanda mutlu bir pinekleme yapacağınızı söylüyor. :) Huzurlu sonbaharlar...

                           




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder