11 Eylül 2014 Perşembe

Minik Bir Ezgiyi Duymaya Çalışmak...







      Kasım ayıydı.Hayatımda ilk kez hamile olduğumu öğrenmiştim.İnanılmaz heyecan verici bir duyguydu. Sonbaharın melankolik ruh haline inat ilkbaharın canlılığını yaşıyor ruhun...İçinde bir yerlerde bir canlının var olduğunu duyduğun an başlıyorsun kabullenmeye ve benimsemeye...Sonra da avazın çıktığı kadar bağırıp duyurmak istiyorsun herkese...Öyle de yaptım çünkü benim gibi içi içine sığmayan birinden başka bir şey beklenemez değil mi? :)
    İlk doktor ,ilk muayene için araştırmalara başladım. İlk muayenede doktorum henüz kalp atışını duyamadığını, keseciğin küçük olduğunu söylemişti.“Beklememiz lazım” dedi.Biz heyecan içinde beklemeye koyulmuşken başlayan kanamanın neticesinde daha büyümemiş olan bebeğim düştü...
Bu çok inanılmaz bir duygu...Evlenmeden önce filmlerde,dizilerde böyle sahneler görürdüm.Kadın bebeğini düşürür ve bunalıma girer,kendini suçlar,eşiyle arası eskisi gibi olmaz,sanki dünyanın sonu gelmiş gibi hisseder.Derdim ki : “Bu ne saçmalık.Allah'tan gelen bir şey, kendi elinde değil ki..Bir daha olur çocuğu...Bu senaryoları da amma abartıyorlar!” Öyle değilmiş... İnsan hakikatten kendini suçlayabiliyormuş, varlığını hissettiğin o minik parçanın daha neye benzeyeceğini düşünürken elinden kayıp gitmesi insanın canını fazlasıyla acıtabiliyormuş..
    Doktor yapılan kontroller sonrası standart prosedürleri saydı. “Bir süre bekleyin, daha gençsiniz.” dedi. Bu noktada yeni evlilere şunu söylemek istiyorum.Acınız dinmeyecek.Tıpkı benim şuan bunu yazarken hissettiğim gibi size ait bir şeyin sizden gittiği her aklınıza geldiğinde üzüleceksiniz ancak düşük yaptığınızda sabırsız olmayın lütfen.Benim tavsiyem,ondan başka şey düşünmeyen,sürekli iç sesinin bebek istediğini söylediği bir birey olmayın. Çünkü çok düşündüğünüzde psikolojik olarak bir şekilde vücudunuzu etkiliyorsunuz ve hamile kalamıyorsunuz. Ben “Bir şeyi çok istersen olmaz” diye düşünenlerdenim. Tecrübelerim bunu kabullenmemi öğretti.
    Düşük yaptıktan sonra iş yerine döndüğümde kimse konuyu açmadı.Herkes kafamı dağıtmak için ellerinden geleni yaptılar.Sadece konuyu açmak istemediğimi bildikleri için bana saygı duyup lafını bile etmediler.Arkadaşlar yönünden her zaman şanslı bir kişi olmuşumdur zaten. Hepsine, sonsuz müteşekkirim.Ve eşim...Sahip olduğum hazinem...Bu konuda kendi duygularını belli etmeden her zaman yanımda olarak bana destek olmaya çalıştı.
     Hiç insan “Marley&Me” izleyip izleyip ağlar mı ? Ne komik filmdir aslında. Jennifer Aniston'un bebeğini düşürdüğü sahne geldiğinde filmi durdurur,banyoya koşar hüngür hüngür ağlardım.Eşim de kapının hemen bitişiğinde bana destek olmaya çalışırdı.Bazende ne yapacağını bilemezdi adamcağız.
Bir gün, “Artık bu hayat hayat olmaktan çıktı.Ben bir süre bebek istemiyorum.Hayatımıza bakalım” dedik...Kafamız gerçekten rahatlamıştı.Stres koca bir kara bulut gibi evimizden, ilişkimizden, hayatımızdan dağıldı...

   Birkaç zaman sonra rutin bir kontrol için kadın doğum doktoruna gittim.Benden bazı testler isteyip, bir hafta sonra sonuçlar için gelmemi istedi. Bir hafta sonra çıkan test sonuçlarıyla gittim. Doktor bize ne için gelmiştiniz dedi :) Beni bir haftada unutmasını geçtim, elimdeki test sonuçları da mı bir şey çağrıştırmadı anlamadım.Neyse sonuçlara baktı, tam muayene ediyordu ki bana “Sen hamilesin!” dedi.
not:  Zeynebin Ezgisini duymaya az kaldı.Yarın güne ZeynebinEzgisiyle başlamak isterseniz sizi burada bekliyor olacağız...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder