Kasım
ayıydı.Hayatımda ilk kez hamile olduğumu öğrenmiştim.İnanılmaz
heyecan verici bir duyguydu. Sonbaharın melankolik ruh haline inat
ilkbaharın canlılığını yaşıyor ruhun...İçinde bir yerlerde
bir canlının var olduğunu duyduğun an başlıyorsun kabullenmeye
ve benimsemeye...Sonra da avazın çıktığı kadar bağırıp
duyurmak istiyorsun herkese...Öyle de yaptım çünkü benim gibi
içi içine sığmayan birinden başka bir şey beklenemez değil mi?
:)
İlk doktor
,ilk muayene için araştırmalara başladım. İlk muayenede
doktorum henüz kalp atışını duyamadığını, keseciğin küçük
olduğunu söylemişti.“Beklememiz lazım” dedi.Biz heyecan
içinde beklemeye koyulmuşken başlayan kanamanın neticesinde daha
büyümemiş olan bebeğim düştü...
Bu çok inanılmaz
bir duygu...Evlenmeden önce filmlerde,dizilerde böyle sahneler
görürdüm.Kadın bebeğini düşürür ve bunalıma girer,kendini
suçlar,eşiyle arası eskisi gibi olmaz,sanki dünyanın sonu gelmiş
gibi hisseder.Derdim ki : “Bu ne saçmalık.Allah'tan gelen bir
şey, kendi elinde değil ki..Bir daha olur çocuğu...Bu senaryoları
da amma abartıyorlar!” Öyle
değilmiş... İnsan hakikatten kendini suçlayabiliyormuş,
varlığını hissettiğin o minik parçanın daha neye benzeyeceğini
düşünürken elinden kayıp gitmesi insanın canını fazlasıyla
acıtabiliyormuş..
Doktor
yapılan kontroller sonrası standart prosedürleri saydı. “Bir
süre bekleyin, daha gençsiniz.” dedi. Bu noktada yeni evlilere
şunu söylemek istiyorum.Acınız dinmeyecek.Tıpkı benim şuan
bunu yazarken hissettiğim gibi size ait bir şeyin sizden gittiği
her aklınıza geldiğinde üzüleceksiniz ancak düşük
yaptığınızda sabırsız olmayın lütfen.Benim tavsiyem,ondan
başka şey düşünmeyen,sürekli iç sesinin bebek istediğini
söylediği bir birey olmayın. Çünkü çok düşündüğünüzde
psikolojik olarak bir şekilde vücudunuzu etkiliyorsunuz ve hamile
kalamıyorsunuz. Ben “Bir şeyi çok istersen olmaz” diye
düşünenlerdenim. Tecrübelerim bunu kabullenmemi öğretti.
Düşük
yaptıktan sonra iş yerine döndüğümde kimse konuyu açmadı.Herkes
kafamı dağıtmak için ellerinden geleni yaptılar.Sadece konuyu
açmak istemediğimi bildikleri için bana saygı duyup lafını bile
etmediler.Arkadaşlar yönünden her zaman şanslı bir kişi
olmuşumdur zaten. Hepsine, sonsuz müteşekkirim.Ve eşim...Sahip
olduğum hazinem...Bu konuda kendi duygularını belli etmeden her
zaman yanımda olarak bana destek olmaya çalıştı.
Hiç
insan “Marley&Me” izleyip izleyip ağlar mı ? Ne komik
filmdir aslında. Jennifer Aniston'un bebeğini düşürdüğü sahne
geldiğinde filmi durdurur,banyoya koşar hüngür hüngür
ağlardım.Eşim de kapının hemen bitişiğinde bana destek olmaya
çalışırdı.Bazende ne yapacağını bilemezdi adamcağız.
Bir gün, “Artık
bu hayat hayat olmaktan çıktı.Ben bir süre bebek
istemiyorum.Hayatımıza bakalım” dedik...Kafamız gerçekten
rahatlamıştı.Stres koca bir kara bulut gibi evimizden,
ilişkimizden, hayatımızdan dağıldı...
Birkaç zaman
sonra rutin bir kontrol için kadın doğum doktoruna gittim.Benden
bazı testler isteyip, bir hafta sonra sonuçlar için gelmemi
istedi. Bir hafta sonra çıkan test sonuçlarıyla gittim. Doktor
bize ne için gelmiştiniz dedi :) Beni bir haftada unutmasını
geçtim, elimdeki test sonuçları da mı bir şey çağrıştırmadı
anlamadım.Neyse sonuçlara baktı, tam muayene ediyordu ki bana “Sen
hamilesin!” dedi.
not: Zeynebin Ezgisini duymaya az kaldı.Yarın güne ZeynebinEzgisiyle başlamak isterseniz sizi burada bekliyor olacağız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder