12 Eylül 2014 Cuma

Minik Bir Ezgiyi Duymaya Çalışırken...






Doktor: “Hamilesin!”

Bu noktada düşük yapan anneler ne yazık ki sevinsinler mi endişe mi etsinler karar veremiyorlar. Bende aynen böyle hissediyordum. Bir yanım “Yaşasınnnn” diye çıldırırken, diğer yanım “Ya yine aynı şey olursa” demekten kendini alamıyordu. Hep kendi kendine sevincini baskılamaya çalışıyorsun çünkü yine canın acısın istemiyorsun. Sanki canının acımasına engel olabilecekmişsin gibi... Bu annenin kendi kendine yaptığı büyük bir haksızlık bence... İlk ağzından çıkan kimseye bir şey söylemeyelim oluyor.

Burada önemli bilgilendirme için bir şeye daha değinmek istiyorum. Doktorum bana bir önceki muayenemde rahim tersliğimin olduğunu söylemişti. Eğer size de doktorunuz böyle bir şey söylerse. endişelenmeyin. İnternetten araştırabilirsiniz. Her dört kadından biri rahim tersliği ile doğuyor ve bu sizin hamile kalmanıza engel değil. Maalesef toplumumuz gündüz saati yayınlanan gereksiz yayınlarla,kahvelerde oynanan oyunlarla o kadar beynini meşgul ediyor ki kendi gelişimine hiç zaman harcamıyor... Sonra hiç duymadıkları bir şey duyunca da sizi üzme ihtimalini düşünmeden atıp tutabiliyor. Acımasızca... Bu bir arkadaşınız, bir akrabanız, hastanedeki hemşire bile olabilir. Hamileyseniz kulaklarınızı tıkamanızı, güvenebileceğiniz bir doktor bulmanızı ve sadece doktorunuzun dediklerine odaklanmanızı tavsiye ederim. Çünkü siz bir bebek taşıyorsunuz ve o bebeğin gereksiz streslere girmesine inanın hiç gerek yok. Onun yerine anı yaşayın, sizi mutlu edecek ne varsa onu yapın ;)

Ben ilk üç ay mutluluğu pek anlayamadım. Bu ilk aşk,ilk öpüş,ilk atılan adım gibi... Her şeyin ilki farklıdır. Heyecan vardır işin içinde... Bana müjdeli haberi veren doktorumu beni bir haftada hatırlayamadığı için bıraktım. İş yerinde aynı anda üç arkadaş hamileydik :) Biri bana kendi doktorunu tavsiye etti. Sonra üçümüzde Göztepe MedicalPark Hastanesi Dr.Mehtap Yazıcıoğlu'na gittik. Mehtap hanım zaten Medipol Hastanesi'nden gelmiş. Medipol'ün kadın doğumcularının iyi olduğunu zaten bilmeyen yok. Gerçekten çok iyi bir doktordu. Benim memnun kalmadığım hastaneydi. Ama sanırım kadın doğum bölümü biraz değişmiş. Doğum donrası bıraktığım şikayet mektubu etkili olmuştur belki :)

Bu arada artık herkes biliyordu hamile olduğumu. Kafamdan tuz attı ablam bana çaktırmadan. Ben hem burnumu hem çenemi kaşıdım bir çuval inciri berbat ettim :) Benim içime doğuyordu zaten... Niye bilmem hep bu bir kız diye geçirdim içimden... Derken cinsiyet belirleme zamanı geldi. Koca hastanede tek olan ultrason odasına girdik ve doktorum geldi. "Bir kız" dedi... İşte bu bir ilkti benim için. Çok heyecanlanmıştım ki doktor çıkınca, çok sevgili eşim “Doktor yanlış bakmış olabilir mi?” dedi. Ben dumur... “Hayır tabii ki” dedim. Aslında tabii ki yanlış bakmış olabilirdi ama ben işin sağlamasını altıncı hissimle yapıyordum.

Testler,testler,bitmek bilmeyen testler... Şeker yüklemesi yüksek çıktı. Gebelik şekerim vardı ve hayatım boyunca hiç yapmadığım rejimi yapacaktım! Bu çok sinir bozucu. “Ne zaman bu hamileliğin tadını çıkartacağım ben?” diye söylenirdim hep. Toplam hamileliğim boyunca rejim yaptığım için 8 kilo aldım. 20 kilo alanlara selam olsun. Hep size imrendim bilmenizi isterim. Hep hayal ederdim ekşiden tatlıya, tatlıdan ekşiye hiç mutfaktan çıkmayacağım diye :)Yine de doğum sonlarına doğru ufak tefek kaçamaklar yaptım. Kıyamıyorlardı ki canın çekmiştir deyip veriyorlardı evdekiler. Bende geri çevirmiyordum tabii... Eşime ve heyecandan unutma ihtimaline karşı ablama söz verdirdim. Doğum yapıp da odaya çıktığımda başımın üstünde bir supangle görmek istiyorum! Evet o derece açtım :) Doğumdayken supangle odamdaydı. Tek sorun kapağını heyecanla açtıktan sonra bozuk olduğunu farketmemdi... Eve gidince alırız dediler sonra da unuttuk kaldı... Aklıma gelmişken bugün ben supangle yiyeyim bari o günün anısına :)

Doğum mu? O da yarına.. Erkeklerin askerlik meceraları ,kadınların doğum maceraları bitmezmiş :) O yüzden yazıyı okuyan herkes supangle yemeye :)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder