30 Ağustos 2014 Cumartesi

Boş kalan çerçeve...




Şimdilerin elektronik ortamda çıstak çıstak yapılan müziklerin aksine bir zamanlar insanın gönlünü titreten, karakterine sirayet eden, sevgi dolu, aşk dolu,hüzün dolu müzikler yapılırdı bu topraklarda.
Türk Sanat Müziği..Adının Türk sanat müziği olduğuna inanmayanlar varsa diye Vikipedi'den küçük bir not: Klasik Türk musikisi veya Türk sanat müziği ,makamlı bir müzik türüdür.Türk müziğindeki başlıca çalgılar şunlardır: Ud, kanun, keman, ney, tanbur, lavta, klasik kemençe, rebab, santur, kudüm,def ve zil.Benim favorim kanundur.
Bir müzik düşünün ki daha ilk tınısında alır götürür sizi sizden.İnsanın haleti ruhiyetine bir anda sirayet eden, “Allah beee..” dedirten şuana dek dilediğim tek müziktir.Sözlerini dinlerken hayatınızdan bir şeyler bulursunuz mutlaka..Şarkıya eşlik eden enstrümanlar ancak bu kadar bir güfteye yakışabilir.Besteyle güfte aşk yaşar, birbirleri için yaratılmışlardır sanki..Naifliğin, mütevaziliğin vuku bulduğu,şeref,onur,haysiyet gibi terimlerin önemini yitirmediği , sevgiliye olan saygı ve sevginin benzeri görülmemiş bir biçimde yaşandığı dönemin müziğidir Türk sanat müziği.İnsanın üzerindeki bütün negatif elektriği alır.Bence çikolatadan daha çabuk mutlu eder insanı..Pek güzel de ağlatır.Ama ağladıktan sonra bir rahatlama, bir arınma duygusu hissettirir insana.
Giden sevgilinin arkasından,
“Bırakma ellerimi
Bırakma yalnız beni
Son defa seyredeyim
O yaşlı gözlerini
Artık bülbül ötmüyor
Gül dolu penceremde
Yalnız hatıran kaldı ahh
Boş kalan çerçevede “
deme inceliğini yaşayabileceğiniz dönemdir. Şimdiki gibi yok bana yüz vermedin, beni nasıl boşadın gibi saçma nedenlerle şiddete maruz kalan kadınların aksine sevgili başının tacı yapılırdı o zamanlarda...İnsanlar şimdiki gibi insanlıktan çıkmamış,yardımsever ve hoşgörülüydüler.Birinin evinde yemek pişince o yoklukta komşuya da gönderilir, ”Kokmuştur” derlerdi..Mahalleli Ayşe teyzeyi bir gün görmesin kapıyı tıklatırlardı hasta mı acaba diye..Düğün dernek hep birlikte yapılırdı.İmece usulü..Evde kimin neyi varsa herkes kapıp getirirdi gelinin çeyizine.İnceliğe bak..Şuan hangi komşu hangisinin külüne muhtaç sorarım size ? Kendi çevremden örnekle mahalleler,komşular hatta aileler artık bölündü..Sürekli bir mıknatıs hali, insanlarda anlam veremediğim bir enerji birikimi..Sakinlik,dinginlik, olgunluk kavramları yok olmuş,çivisi çıkmış bir insanoğlu..
Peki ne oldu insanlara ? Ne oldu Türk sanat müziğine ? Çağa ayak uydurayım derken yok olup gitti tüm değerlerimiz...Teknoloji geliştikçe biz de müziğimiz de değişti.Artık müziklerimiz de insanlarımızda duygusuz,umursamaz ve umutsuz..Demek ki çabuk bozulan bir toplummuşuz onu anladık.Değerlerine,geleneklerine sahip çıkamayan bir toplum...
Yine de ey dost sen ümitsizliğe kapılma..Sen ve ben bunun farkındayız ya biz onlara dinletir kulak dolgunluğu sağlarız.Eminim ki o naiflik,mağrurluk,şerefine düşkünlük onlara da riayet eder.Kim bilir belki bir gün bakmışız küçük Münir Nurettin Selçuklar , İsmet Nedimler, Melahat Parslar yetiştirmişiz..

"Çok insan anlayamaz eski musikimizden.Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden"
Yahya Kemal Beyhatlı



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder