Şimdilerin elektronik ortamda çıstak çıstak yapılan müziklerin aksine bir zamanlar insanın gönlünü titreten, karakterine sirayet eden, sevgi dolu, aşk dolu,hüzün dolu müzikler yapılırdı bu topraklarda.
Türk Sanat
Müziği..Adının Türk sanat müziği olduğuna inanmayanlar varsa
diye Vikipedi'den küçük bir not: Klasik Türk musikisi veya Türk
sanat müziği ,makamlı bir müzik türüdür.Türk müziğindeki
başlıca çalgılar şunlardır: Ud, kanun, keman, ney, tanbur,
lavta, klasik kemençe, rebab, santur, kudüm,def ve zil.Benim
favorim kanundur.
Bir müzik
düşünün ki daha ilk tınısında alır götürür sizi
sizden.İnsanın haleti ruhiyetine bir anda sirayet eden, “Allah
beee..” dedirten şuana dek dilediğim tek müziktir.Sözlerini
dinlerken hayatınızdan bir şeyler bulursunuz mutlaka..Şarkıya
eşlik eden enstrümanlar ancak bu kadar bir güfteye
yakışabilir.Besteyle güfte aşk yaşar, birbirleri için
yaratılmışlardır sanki..Naifliğin, mütevaziliğin vuku
bulduğu,şeref,onur,haysiyet gibi terimlerin önemini yitirmediği ,
sevgiliye olan saygı ve sevginin benzeri görülmemiş bir biçimde
yaşandığı dönemin müziğidir Türk sanat müziği.İnsanın
üzerindeki bütün negatif elektriği alır.Bence çikolatadan daha
çabuk mutlu eder insanı..Pek güzel de ağlatır.Ama ağladıktan
sonra bir rahatlama, bir arınma duygusu hissettirir insana.
Giden sevgilinin
arkasından,
“Bırakma ellerimi
Bırakma yalnız
beni
Son defa seyredeyim
O yaşlı gözlerini
Artık bülbül
ötmüyor
Gül dolu penceremde
Yalnız hatıran
kaldı ahh
Boş kalan çerçevede
“
deme inceliğini
yaşayabileceğiniz dönemdir. Şimdiki gibi yok bana yüz vermedin,
beni nasıl boşadın gibi saçma nedenlerle şiddete maruz kalan
kadınların aksine sevgili başının tacı yapılırdı o
zamanlarda...İnsanlar şimdiki gibi insanlıktan
çıkmamış,yardımsever ve hoşgörülüydüler.Birinin evinde
yemek pişince o yoklukta komşuya da gönderilir, ”Kokmuştur”
derlerdi..Mahalleli Ayşe teyzeyi bir gün görmesin kapıyı
tıklatırlardı hasta mı acaba diye..Düğün dernek hep birlikte
yapılırdı.İmece usulü..Evde kimin neyi varsa herkes kapıp
getirirdi gelinin çeyizine.İnceliğe bak..Şuan hangi komşu
hangisinin külüne muhtaç sorarım size ? Kendi çevremden örnekle
mahalleler,komşular hatta aileler artık bölündü..Sürekli bir
mıknatıs hali, insanlarda anlam veremediğim bir enerji
birikimi..Sakinlik,dinginlik, olgunluk kavramları yok olmuş,çivisi
çıkmış bir insanoğlu..
Peki ne oldu
insanlara ? Ne oldu Türk sanat müziğine ? Çağa ayak uydurayım
derken yok olup gitti tüm değerlerimiz...Teknoloji geliştikçe biz
de müziğimiz de değişti.Artık müziklerimiz de insanlarımızda
duygusuz,umursamaz ve umutsuz..Demek ki çabuk bozulan bir
toplummuşuz onu anladık.Değerlerine,geleneklerine sahip çıkamayan
bir toplum...
Yine de ey dost sen
ümitsizliğe kapılma..Sen ve ben bunun farkındayız ya biz onlara
dinletir kulak dolgunluğu sağlarız.Eminim ki o
naiflik,mağrurluk,şerefine düşkünlük onlara da riayet eder.Kim
bilir belki bir gün bakmışız küçük Münir Nurettin Selçuklar
, İsmet Nedimler, Melahat Parslar yetiştirmişiz..
"Çok insan
anlayamaz eski musikimizden.Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz
bizden"
Yahya Kemal Beyhatlı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder